Dedikodu!!

Ah, diye geçirdi içinden. Ona hep Blair'ın daha akıllı olduğunu söylerlerdi. Az önce olanlar neydi o zaman? Kazanan belliydi. Chanelle. Love hurts'ün sözlerini mırıldanarak tuvaletin kapısını araladı. Brooke nerdeydi ki? Belki de tuvalete kaçmıştı.
İçeri yavaşça adımını attı. Topuklu ayakkabısının sesini duydu. Tak. Ve başka bir ses daha,
"Selam C."
Harika. Brooke'u ararken Melody'yi bulmuştu. Aldırış etmeden yan aynaya gitti. Kendini inceledi. Sabah olanları hatırladı.

"Ah, mademoiselle, böyle yapmamalısınız!" diye telaşla bağırıyordu hizmetçileri.
"Esclandre!" diye karşılık vermişti Chanelle de. Hizmetçileri makyaj malzemelerinin olduğu koca tuvalet masasını kaldırtmıştı. "Scandale! Yapmıyorum hiçbir şey!" diyerek çıkmıştı odadan. Kendini alt kattaki banyoya kilitlemiş, aynada parlatıcı ve rimelini sürüp evden çıkmıştı.

Alabilir miyim diye sordu Melody'nin henüz açılmamış göz kalemlerinden birini göstererek. Lacivert olduğunu umuyordu, ya da siyah. Aslında yeşilse bile umrunda değildi. Sadece biraz makyaj yapmak istiyordu.
Melody ona delirdiğini düşünmüşcesine baktı. Kısa bir tereddütün ardından, Chanelle'in tabiiye benzettiği bir mırıltıyla kalemi ona uzattı.
Chanelle kalemi kaparcasına aldı ve kapağını dişlerinin arasına aldı. Aynaya yaklaşıp kalemi dikkatlice sürdü. Aynadan Melody'nin hala onu izlediğini fark etti. Sürmeyi bıraktı, zaten bitmişti. Kapağını kaleme geri takıp kalemi çöpe attı.
"Artık kullanmazsın herhalde? Biliyorsun, başkasının eşyalarını kullanmak hiç de hijyenik sayılmaz. Bu arada insanlara öyle gözünü dikip bakmamalısın. Bir model bile olsalar."

"Artık kullanmazsın herhalde? Biliyorsun, başkasının eşyalarını kullanmak hiç de hijyenik sayılmaz. Bu arada insanlara öyle gözünü dikip bakmamalısın. Bir model bile olsalar." Dedi Chanelle.
Benim ona bakmamın tek nedeni garipsemiş olmamdı. Omuz silktim. Her zaman böyle düşünürlerdi saten. Aslında ben de böyle düşünürdüm. Dudağımı ısırdım.
'Aslında sana gözümü dikip bakmam şaşkınlığımdan olsa gerek. Başka zaman olsa kimseye gözlerimi dikip bakmam' dedim ayna dan kendimi alıcı gözüyle süzdüm. Erkeklerin çıldırdıkları kızlardandım. O yüzden etrafımda dolanıyorlardı ya. Ya da belki ünlü olduğumdan dolayı da olabilirdi.
'Modellik zor olsa gerek' dedim sırf konuşmak için.
Makyaj malzemelerimi çantama koydum.

"Aslında sana gözümü dikip bakmam şaşkınlığımdan olsa gerek. Başka zaman olsa kimseye gözlerimi dikip bakmam." diye cevap verdi Melody. Biraz durdu. Düşünüyor gibiydi.
"Modellik zor olsa gerek" dedi sonunda. Öylesine söylemiş gibiydi, ardından da makyaj malzemelerini çantasına doldurmaya başladı.
"Evet, zor. Modelsen, tırnaklarını kemiremezsin, saçlarına verdikleri şekle karışamazsın. Seninle birlikte çekime katılacak kişileri seçemezsin, defilelerde düşemezsin, vesaire vesaire. Ama ben zaten podyumda yürümeye alışığım, tırnaklarımı kemirmem, saçlarıma ne şekil verseler güzel durur ve benimle çekime katılan kişileri umursamam."
Aslında bu kadar uzun konuşmasının sebebi konuyla ilgili söylenebilecek her şeyi söyleyip yoruma yer bırakmadan konuyu kapatmaktı. Melody'nin ona böyle bakmasının asıl sebebini merak ediyordu. Şaşırmak? Neden şaşırsın ki? Chanelle herkese böyle davranırdı. Düşmanına bile. Dostuna yakın ol, düşmanına daha yakın, diye düşündü. Ki bu kızla düşmanlıkları çok da büyük sayılmazdı. Birbirlerine ne yaptıkları vardı ki? Sadece hoşlanmıyorlardı. Hepsi bu.
Tam neden şaşırdığını soracaktı ki Melody konuşmaya başladı.

"Evet, zor. Modelsen, tırnaklarını kemiremezsin, saçlarına verdikleri şekle karışamazsın. Seninle birlikte çekime katılacak kişileri seçemezsin, defilelerde düşemezsin, vesaire vesaire. Ama ben zaten podyumda yürümeye alışığım, tırnaklarımı kemirmem, saçlarıma ne şekil verseler güzel durur ve benimle çekime katılan kişileri umursamam." Chanelle uzun konuşmuştu.
Duraksadım. Onunla düşmanlığımız öyle büyük değildi. Sadece birbirimizden hoşlanmıyorduk. Bazı nedenlerden dolayı olsa gerek. Hmm gözlerimi tırnaklarıma diktim. Manikürlüydü.
Beyaz oje de elimde çok hoş duruyordu.
''Şarkıcılıkta modellik kadar zor. Bir kere bağırıp çağıran hayranlar. Beni tanımadıkları halde seni çok seviyorum diyen erkekler. Sokakta beni görüp çığlık çığlığa alışverişimi bölen hayranlar. Ama güzel tarafıda var. Hem de iki tane. Sevdiğim işi yapıyorum ve çok çekici erkek hayranlarım var'' dedim.
Gülümsedim. Bunları neden anlattığımı bilmiyordum. Ağzımdan çıkıp gitmişti. Bazen istemediğim şeyleri konuşurdum. Ama çevremdekiler bunu umursamaz ve çok hoş bulurdular.

''Şarkıcılıkta modellik kadar zor. Bir kere bağırıp çağıran hayranlar. Beni tanımadıkları halde seni çok seviyorum diyen erkekler. Sokakta beni görüp çığlık çığlığa alışverişimi bölen hayranlar. Ama güzel tarafıda var. Hem de iki tane. Sevdiğim işi yapıyorum ve çok çekici erkek hayranlarım var''
Chanelle gülümsedi. Şarkıcı olmak demek, daha büyük çapta ünlü olma şansı demek. Ve daha fazla ün, daha fazla hayran demek. Ama bu sorun değildi. Neden bir sorun olsundu ki? O bir müzisyen olmadığı halde tanımadığı erkeklerden aşk mektupları alırdı.
"Konuyu dağıtmak olacak ama... Az önce neye şaşırdığını anlayamadım." dedi.
Belki de onu Blair'la tartışırken görmüştü. Aslında bu iyiydi. Bir tartışmada kazanması Queen Bee olduğu anlamına gelmiyordu, ama Chanelle'in yanında olacak yeni insanlar demekti.

"Konuyu dağıtmak olacak ama... Az önce neye şaşırdığını anlayamadım." diye sordu Chanelle.
Tam olarak şaşkınlığımın nedenini düşündüm. B ile kavgaları beni şaşırtmıştı. B'ye şu an'a kadar pek kimse baş kaldıramamıştı.
Biraz daha düşündükten sonra kendimi konuşurken buldum.
''Aslında, B ile kavganı gördüm. B'ye baş kaldıran şu an'a kadar pek kimseyi görmemiştim. Buna şaşırdım biraz. Ama sana şunu söyleyeyim ki, B'yi iyi tanırım bunun peşini bırakmaz. Arkanı kollasan iyi olur'' Ses tonum yumuşak olmasa biri Chanelle'yi tehtit ettiğimi sanırdı.
Ama ses tonum çok dostane çıktığından dolayı bu bir öğüttü. İnsanlar öğüt denen şeyi sevmezlerdi. Chanelle bana baktı aynadan.
Herhalde bu ani konuşmamdan dolayı şaşkın olabilirdi.

''Aslında, B ile kavganı gördüm. B'ye baş kaldıran şu an'a kadar pek kimseyi görmemiştim. Buna şaşırdım biraz. Ama sana şunu söyleyeyim ki, B'yi iyi tanırım bunun peşini bırakmaz. Arkanı kollasan iyi olur''
Ses tonu Chanelle'i tuhaf hissettirmişti. Ondan öğüt mü alıyordu? Gerçekten, bu kızdan öğüt mü alıyordu? Sanki daha önce Queen Bee olmuş gibi, bir de Chanelle'e dikkatli olmasını söylüyordu. Peşini bırakmaz? Peşini bırakmaz demek, kaçamazsın demek. Kaçan da kim? Asıl Chanelle Blair'ın peşini bırakmayacaktı. Acaba Melody tartışmanın tümünü gördü mü, diye düşündü. Görseydi Chanelle'in Queen Bee olmak için ne kadar yeterli olduğunu fark edebilirdi. Lütfen ama. Hangi kız Blair'a böyle laf sokabilirdi ki?
Ellerini yıkarken aynadan ters ters Melody'ye baktı.
"Teşekkür ederim." dedi biraz soğuk ve biraz da alaycı bir sesle. "Ama kiminle uğraştığımı bilmesem, bu işe bulaşmazdım zaten."
O tam bunları söylerken, zil çaldı. Kendine son bir kez baktıktan sonra çıkarken ekledi:
"Bu arada, yeni Queen Bee ben olduğumda bu öğüdünden dolayı sana yanımda yer ayıracağımdan hiç şüphen olmasın."

"Teşekkür ederim." dedi biraz soğuk ve biraz da alaycı bir sesle Chanelle. "Ama kiminle uğraştığımı bilmesem, bu işe bulaşmazdım zaten."
O sıra da zil çaldı. Beni yanlış anlamadığı için çok sevinmiştim. Çünkü bazıları benim söylediğim sözleri yanlış anlayabilirdi. Bundan nefret ederdim.
Ellerimi yıkadım.
Ve kuruladım selpakla. Bu selpaklar çok sertti ama ellerim ıslak kalmamalıydı.
Ayna da kendime son kez şöyle bir baktım.
"Bu arada, yeni Queen Bee ben olduğumda bu öğüdünden dolayı sana yanımda yer ayıracağımdan hiç şüphem olmasın." dedi Chanelle çıkarken tuvaletten. Yeni Queen Bee mi olmak istiyordu? Aslında Queen Bee olmak için uygundu. Ama Blair ile savaşa girilmezdi. Gülümsedim.
'Savaşta iyi şanslar' dedim gülümseyerek.

Rp bitmiştir.