Eğlence kızı yerini buldu..

Sabaha kadar içip sızmak istiyordum. Biraz eğlence, biraz dedikodu biraz aksiyon istiyordum. Çünkü ben böyle bir kızdım. Limuzin içinde tıkılıp kalmıştım. Şehri pek iyi bilmediğim için şöförüm beni gideceğim yere götürüyordu. Ah şu şoförler! Bir de yakışıklı olsaydı diyecek bir sözüm olmazdı doğrusu. Araba ilerlerken bir çukura girdik. Hay aksi şeytan! Limuzin durmuştu şimdide.

''Bayan Carmichael, araba ilerlemiyor'' dedi şoförüm korkuyla.

Benim tepkimden korkuyordu. Ah evet korkmalıydı! Çok kızmıştım şimdi. Söyleyecek çok kötü bir söz ararken arabadan indim ve kapıyı çok sert çarptım. Attığım adımlarda bir ağırlık vardı şimdi. Topuklu ayakkabıma baktığımda güzelim ayakkabımın çamur olduğunu farkettim. İçimden lanetler okuyarak ayakkabımı çıkarttım ve kendimi kaldırımın üzerinde yürürken buldum. Hava kararıyordu ve ben nerde olduğumu bilmiyordum. Lanet olsun. Bir süre olduğum yerde durdum. Etrafıma bakınca gözlerimi kısma gereği duydum. Işık öyle göz kamaştırıyordu ki.. Ve bu ışık bir bardan geliyordu. Tabelaya baktım. Üzerinde ''Barcade'' yazıyordu. Ah bir bar keyfimi yerine getirebilirdim. Eğlenmek için doğru yere gelmiş olmayı dileyerek içeriye girdim. Müzik öylesine yüksekti ki.. Ah bunu özlemiştim. Etrafıma bakınca herkesin bana baktığını farkettim. Gülümsedim ve sahneye baktım. Tanınmamış biri şarkı söylüyordu. Ah ne kadar da iğrenç sesi vardı kızın. Bir an duraksadım. Ama sonra sahnede buldum kendimi. O şarkıyı söyleyen kızın elinden mikrofonu aldım.

''Senin cırtlak sesini yeterince dinlediler canım'' dedim ve gülümsedim.

Not: İsteyen katılabilir.

Müthiş eğleniyordum. Barcade'deydim ve yanımda süper yakışıklı bi tip vardı. Samuel... Geçen günde burda tanışmıştık. Üniversiteliydi ve süper bi tarzı vardı. Onun yanında çok eğleniyordum. Bugün Barcade oldukça kalabalıktı. Bide salak bi kızı çıkarmışlardı sahneye. Tanrı Aşkına! Ben bile daha güzel söylerim. diye düşündüm. Ama bunu yüksek sesle dile getirmedim çünkü Samuel'in yanında çirkef bi kız olarak görünmek istemiyordum. Keşke biri çıksada şunu aşağı indirse diye düşündüm.
Tam o esnada Tinsley içeri girdi ama beni fark etmemişti. Çok güzel görünüyordu ve yalnızdı. Çok geçmeden sahneye çıktı ve ''Senin cırtlak sesini yeterince dinlediler canım''diye hırladı kıza. Kız korkmuş ve utanmıştı. Koşar adımlarla sahneden indi ve Tinsley çıktı sahneye. Erkeklerin Tinsley'e aç köpekler gibi baktığını biliyordum. Bakışlarımı Samuel'e indirdim ama o Tins'e bakmak yerine bakışlarımı benim üzerimdeydi. Bal rengi gözleir hala beni süzüyordu.
Bense Tins'e bağırdım ve
"Hey Tins. Süpersin!" dedim.

Kalabalık iyice hareketlenmişti. Jodelle'nin sesini duyar gibi oldum. Tabii kalabalık sahne önüne o kadar çok akın etmişti ki onu arasam bile bulamamıştım. Aklıma ilk gelen şarkıyı söylemeye başladım. Her zaman ki gibi Rock söylüyordum. Ve bu söylediğim şarkıyı da ben yazmıştım. Herkes alkışlıyor ve şarkıma eşlik ediyordu. Bense sahnede kendimi kaybetmiştim. Sonunda etkileyici bir son yaptıktan sonra sahneden indim. Herkes ''Bir daha, bir daha'' diye bağırırken ben kendimi Jodelle'nin yanında buldum. Yanında tatlı bir çocuk vardı. Ama ilgimi hiç çekmemişti

''Selam, Jody'' dedim gülümseyerek.

Tins kalabalığın arasından sıyrıldı ve bana doğru geldi.
''Selam, Jody'' dedi en tatlı gülümsemesiyle. Bende ona sarıldım ve
"Harikaydın tatlım. Seni hangi rüzgar attı buraya?" dedim ve gülümsedim. Tins'in bakışları Sam'in üzerindeydi. Ona bakıyordu ama tanıyamadığından. Bende onları tanıştırma ihtiyacı hissetmiştim.
"Şeey. Tins bu Sam." dedim ve Sam'in elini tuttum. "Erkek arkadaşım" dedim.
Tins bana gülümsedi ve -niyedahaöncedenhaberimyok- gibi baktı. Haklıydı ama Sam'le çok yeni tanışmıştık. Daha kimsenin haberi yoktu bu yüzden ilk öğrenen Tins olmuştu.

Sam'a gözlerimi kısarak baktım. Onu sanki tanıyormuş gibiydim. Ama bir türlü çıkartamıyordum. Siması çok tanıdıktı. Ama takmadım. Elimdeki topuklu ayakkabılara gözleri kaydı ikisininde gülümsedim.

''Gerçek anlamda çamura battım'' dedim gülerek.

Jodelle ve Sam da gülerken o sırada Sam'ın kim olduğunu anladım ve kafama vurdum. Nasıl bunu unutabilmiştim? Sam Waverlydeyken bizim içeriye içkileri sokmamızda yardım eden adam değil miydi? Şu ünlü çapkın..

''Seni tanıyorum'' dedim gözlerimi Sam'a dikerek.

''Seni tanıyorum'' dedi Tins Sam'e bakarak. İçimden Tanımasan şaşardım zaten diye geçirdim içimden ve gülümsedim. O sırada Sam sözü aldı ve
"Tabiiki tanıyorsun. Tins'ti değil mi adın? Hani şu Waverly'deki çılgın kız." dedi. O sırada istemeden de olsa gözlerimi çevirdim. Ve Sam'e sordum.
"Hey siz nerden tanışıyorsunuz?" dedim ve gülümsedim. Sam de bana iyice sokuldu ve
"Benim tanımadığım yoktur." dedi ve Bende kıkırdadım. O sırada gözlerini çevirme sırası Tins'teydi.
Gülümseyerek "Burası çok sıkıcı hadi burayı biraz eğlendirelim"dedim ve Tins'e göz kırptım.